[B]25 Kasım 2011 KAHDEM bildirisi [/B]
[B]ULUSLARARASI STANDARTLARDA ŞİDDETTEN KORUNMA KANUNU[/B]
Kadına yönelik şiddetin yaygın ve sürekli olarak devam etmesi karşısında yeni ve daha kapsamlı bir yasa yapma ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni yasa yapma sürecinde yol gösterici olarak uluslar arası standartları belirleyen sözleşmeler dikkate alınmalıdır.
Türkiye Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinin ilk imzacısıdır Sözleşme Bakanlar Kurulunca hiçbir çekince olmaksızın TBMM genel kuruluna da çekincesiz olarak sevk edilmiş ve TBMM Genel Kurulu, ’25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ öncesinde, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını kabul ederek, yasalaştırmıştır.
Sadece sözleşmenin imzacısı olmak yetmez.Önemli olan sözleşmedeki standartların yasaya ve uygulamaya yansımasıdır.
Uluslararası mücadele deneyiminden elde edilen sözleşme ilkeleri yeni hazırlanan yasa taslağında eksiksiz yer almalıdır.Aksi halde yapılacak yeni yasa sadece gündelik sorunlara pansuman işlevi görecektir.
Sözleşmeler ve uluslararası deneyimler göstermektedir ki:
Şiddetin bataklığı ;kadın ve erkek arasındaki yasal ve fiili eşitsizlik ve ayrımcılıktır.Şiddetin önlenmesi için eşitsizliği ve şiddeti derinleştiren sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi zorunluluk olup tüm toplumun, özellikle erkeklerin ve erkek çocuklarının bütün şiddet biçimlerinin önlenmesine aktif bir şekilde katkıda bulunmaları için teşvik edilmesi ve her gerçek ve tüzel kişinin şiddetten korunması gerekir.
Kadınların bağımsız bir birey olarak güçlenmesi amacı her aşamada gözetilmeli ve bütün şiddet biçimlerinin çocuklar üzerindeki sonuçlarının önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın arttırılması gerekir.
Her türlü şiddet vakalarına dair ilgili ayrıştırılmış toplumsal cinsiyet duyarlılığı çerçevesinde istatistiksel verilerin toplanması ve kamuya açıklanması ve bütünsel yaklaşımla tüm hedeflerin gerçekleşmesi için bütçeden pay ayrılması gerekir
Şiddet mağdurları ve şiddetin başta çocuklar olmak üzere tanıklarını ve yakınlarını, daha öte şiddet fiillerine karşı korunmalı,koruma; mağdurun şikâyette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olmamalıdır.
Mağdurun insan haklarına ve güvenliğine odaklı merkezileşmiş destek ve cinsiyetlendirilmiş anlayış sağlanmalı,mağdurun bilgi edinmesi ve yasal olanaklardan etkili yararlanabilmesi için dil desteği sağlanmalıdır.
Yasal destek birimleri erişilebilir olmalı ve aynı zamanda yeterli sayıda, uygun ve kolayca ulaşılabilir sığınaklar açılmalıdır
Kültür, örf ve adet, din, gelenek veya “namus” ise şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilemez.
Şiddeti önleme yasa tasarısında mutlaka bulunması gerekenler:
1-Kadına yönelik şiddetin bir ayrımcılık ve kadının insan hakları ihlali olduğunun kabulüne ilişkin bir açıklama yasaya eklenmelidir
2-Şiddetin ortadan kaldırılması, soruşturulması, cezalandırılması, kadının güçlendirilmesi amacı ve bu amacın gerçekleşmesi için kadınlar ve erkekler arasında somut ve fiili eşitliğin sağlanması ile mümkün olacağı cümlesi yasaya mutlaka eklenmelidir.
3-Erken ve zorla evlendirmelere ve kadınlara dijital ortamda işlenen suçlara ilişkin ek düzenleme yapılmalıdır.
4-Şiddetten korunması gereken kişiler arasındaki ayrımcılık yasağı sözleşme ile aynı kapsamda açıklanmalı özellikle medeni durum, karşılıklı ilişki içinde olup olmama, cinsiyet kimliği, sağlık durumu gibi muhtemel ayrımcılık tehlikeleri giderilmelidir.
5-Sadece şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali olan bireyler hakkında değil, şiddeti azmettiren veya yardımcı olan birey hakkında da koruma kararı verilmesi eklenmelidir.
6-Çocukların velayet hakkının koruma süresince (kendi talebi halinde) şiddet mağduru tarafından kullanılacağı, çocukların şiddet uygulayan ile kişisel ilişkisinin bu süre boyunca kaldırılacağı veya denetime tabi tutulacağı; çocukların şiddet mağduruna teslimi konularında açık bir hüküm bulunmalıdır.
7-Kadınları çocuklar üzerinden kontrol etme uygulamalarına son verilmesi için özel düzenlemeler yapılmalı, dünya hukukunda yürüyen bu yeni yasalaşma süreci iç hukukta da yerleştirilmelidir
8- 24/04/1985 tarihinde Türkiye tarafından imzalanmış bulunan “Şiddet Suçu Mağdurlarına Devlet Tarafından Tazminat Ödenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” çerçevesinde, gerekli tazminat ödenir “ düzenlemesi eklenmelidir
9-“Aile mahkemesi hâkimleri, Cumhuriyet Savcıları, kolluk görevlileri, sosyal çalışma görevlileri ile diğer ilgililerin görevlerine başlamadan önce veya görevleri süresince, uluslararası sözleşmeler ışığında, şiddet, toplumsal cinsiyet ve kadının insan hakları, kadın-erkek eşitliği, mağdurların hakları ve ihtiyaçlarının yanı sıra ikincil mağduriyetin nasıl önleneceği hakkında gerekli eğitimi almaları zorunludur.” düzenlemesi eklenmelidir
10-Bu yasa kapsamında başta çocukların cinsel istismarı ve zorla evlendirilmeleri olmak üzere çocuklara karşı işlenen suçlarda yasal işlemlerin başlatılması için zaman aşımı süresi işletilmemeli,TCK’nın ilgili maddeleri bu yasa ile değiştirilmiştir” ibaresi eklenmelidir.
11-Bu yasa kapsamındaki suçlarda soruşturma ,yargılama öncesinde ve yargılama aşamasında uzlaşma ve arabuluculuk girişimlerinde bulunulamaz, uzlaşma ve arabuluculuk ile ilgili uluslararası ya da ulusal sözleşme ve yasa hükümleri uygulanmaz ibaresi eklenmelidir
12-İhlal halinde cezasızlık ve cezai sorumluluğun azaltılmasına yol açan “tahrik ve iyi hal indirimi” yapılamaz,namus savunması dinlenmez.Şiddetin çocuğun önünde gerçekleşmesinde ceza yarı oranda arttırılır.. Cezalar kısa süreli seçenek yaptırımlara ve/veya adli para cezasına çevrilemez. Saldırganın mahkumiyetinin bitmesi halinde mağdur bilgilendirilir düzenlemesi eklenmelidir.
13-Mağdurun, kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, mağdurun esasen mevcut ve uygun iletişim teknolojilerinden yararlanarak mahkeme salonuna gitmeden ya da en azından fail olduğu iddia edilen kişinin mahkeme salonunda bulunmadığı bir ortamda ifade vermesi sağlanır. Eklenmelidir.
14-Mümkün ve uygunsa, mağdurla yapılacak bütün mülakatların aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmesi,mağdurla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olan kadar ve mümkün olduğunca sınırlı tutulması; mağdurun yasal temsilcisinin eşlik etmesi sağlanmalıdır..
15-Mağdurla yapılan tüm mülakatların sesli-görüntülü olarak kaydedilmesi ve bu kayıtların gerektiğinde mahkeme işlemlerinde delil olarak kabul edilmesi sağlanmalıdır.
16-Bu kanun kapsamındaki davaları (gizlilik kararı verilen durumlar hariç), ilgili kamu kuruluşları, ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütleri, mağdur yanında müdahil olarak takip edebilmelidir.
17-Bütün şiddet biçimleriyle ilgili olarak; arayanlara, gizlilik içerisinde ya da arayanın kimliğinin gizli kalmasına gereken özeni göstererek danışmanlık vermek, mağdura hakları konusunda bilgilendirme yapmak ve ilgili kurumlara yönlendirmek için ülke çapında, kesintisiz (7/24) çalışan, ücretsiz telefon destek hattı hizmeti sağlayacak bir telefon hattı açılmalıdır.
18-Tüm kentlerde en az bir adet olmak üzere, cinsel şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi ve adli muayene, tedavi, delillerin saptanması ve saklanması, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, yeterli sayıda, uygun ve kolay erişilebilir, tüm hizmet ve desteklerin ücretsiz olacağı cinsel şiddet kriz merkezleri kurulmalıdır..
19-Kolluk birimlerince koruyucu tedbir kararı verilinceye kadar öncelikle mağduru, yakınlarını ve tanıkları güvence altına alacak ve saldırganı durduracak/uzaklaştıracak tedbirleri alınmalıdır.
20-Koruma kararları aynı gün verilmeli ve aynı gün faile bildirilmelidir.
21-Mesai saatleri dışında kolluk ve savcılık –ilk iş günü hakim onayına sunulmak üzere-koruma kararı verebilmelidir.
22-Koruma kararı için başvuruda ve infazda hiçbir harç,masraf ve gider alınmamalıdır.
23-Koruma kararları kapsamına ısrarlı takip mağdurları alınmalı ve karar verilirken medeni durum,karşılıklı ilişki içinde olup olmama cinsel kimlik,mülteci statüsü ,sağlık duurmu vb sebepler ayrımcılık sebebi oluşturmamalıdır.
24-Koruma kararının Aile Mahkemesi veya Savcılıkça verilmesi durumunda da kararın aynı gün içinde verileceği ve faile bildirileceği açıklanmalıdır
25-Kadın danışma/dayanışma merkezlerinin, kendilerine başvuran kadınları emniyet ya da jandarmaya bildirme yükümlülüğü yasada yer almamalıdır..
26-Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür düzenlemesi yerine ,bu yükümlülük, diğer gerçek ve tüzel kişiler açısından “teşvik edilir “biçiminde açıklanmalıdır
27-Kararın ihlali halinde ek olarak “fail derhal ve mevcutlu biçimde savcılığa sevk edilmeli “şeklinde düzenleme eklenmelidir.
28-Nafaka kararı verilmiş ise hakim nafakanın tahsili için doğrudan (icra takibine gerek kalmadan) emir verebilmelidir. Ayrıca icra takibi yapılmış ise, itirazla takibin durmayacağı yasaya eklenmelidir.
29-Bu yasa kapsamındaki suçlarla ilgili olarak ceza kovuşturmasının başlatılmasında ve yürütülmesinde mağdurun talebi, ifadesi ya da şikayet koşulu aranmaz. Şikayeti ve girişimi üzerine başlatılan kovuşturma, soruşturma ya da dava, şikayet geri alınsa bile devam eder şeklinde . Eklenmelidir.
Kaynak:
İstanbul Sözleşmesi
222 Kadın Örgütü tarafından hazırlanan alternatif yasa taslağı
KAHDEM bildirileri
KAHDEM
Kadınlara Hukuki Destek Merkezi