|
ŞİDDETE SON PLATFORMU
1 Mart 2012
31 OCAK 2012 TARİHLİ BAKANLIK TASLAĞINDA KABUL EDİLEN TALEPLERİMİZ VE METNİN EKSİKLİKLERİNE DAİR MADDE BAZLI İNCELEMEKadın örgütlerinin yasaya ilişkin başlıca talepleri:• Kadına yönelik şiddetin insan haklarına aykırılık teşkil ettiğinin açıkça ifade edilmesi,
• Ayrımcılık yasağı, fiili eşitsizlikler gibi şiddetin arkasındaki dinamiklere dair düzenlemelere yer verilmesi,
• Temel ilkeler bölümünde uluslararası sözleşmelere ve özellikle İstanbul Sözleşmesi`ne atıf yapılaması,
• Cinsel yönelim ve cinsel kimliği ifadelerinin yasaya eklenmesi,
• Mağdur yakınlarının ve şiddete tanıklık edenlerin de koruma kapsamına alınması,
• Kadın örgütlerinin şiddet ile ilgili her türlü davada müdahilliklerinin kabul edilmesi,
• Sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmesi,
• Tedbir kararlarının gerektiğinde süresiz verilebilmesi,
• Çocukların velayet hakkının koruma süresince, kadının talebi ile şiddet mağduru tarafından kullanılacağı, çocukların şiddet uygulayan ile kişisel ilişkisinin bu süre boyunca kaldırılacağı veya denetime tabi tutulacağı düzenlemesine yer verilmesi,
• Şiddet uygulayanların yanı sıra, şiddeti azmettirenlere ve yardım edenlere karşı da tedbir alınması ve bu kişilerin de tedbir kararına aykırılıktan ötürü cezalandırılması,
• Hâkim ve savcılar dahil olmak üzere bu vakalarda görev alacak herkese yönelik kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet, kadın erkek eşitliği konularını içeren eğitimler verilmesi,
• Şiddet ile ilgili yasal başvuru süreçlerinde taraflar arasında arabuluculuk ve uzlaşma girişiminde bulunulamayacağının düzenlenmesi,
• Şiddet mağdurlarının zararlarının tazmin edilmesi,
• Yasanın uygulamasını etkili şekilde izleyecek ve denetleyecek Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulması.
1. AMAÇ, KAPSAM VE TEMEL İLKELER:
• Kanun kapsamındaki tanımlayıcı ve kategorize edici ifadeler metinden çıkarıldı; `kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları` ifadesi ile kapsam daha geniş şekilde düzenlendi.
• Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ifadeleri eklenmedi.
• Temel ilkeler başlığı altında düzenlenmiş olan bölümde başka bazı taleplerimiz de kabul görmedi, son gün sadece genel bazı düzenlemeler metne dahil edildi.
• Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler 1. madde kapsamına eklendi.
• Vurgulamak amacıyla İstanbul Sözleşmesi özel olarak metne yazılmıştı ancak çıkarıldı.
2. TANIMLAR:
• Tanımlarda `ev içi şiddet`, `toplumsal cinsiyet`, `şiddet mağduru`, `şiddet uygulayan` tanımları yapıldı. Ancak “fiili eşitlik hayata geçirilmelidir” ifadesi taslağa giremedi.
• Şiddet tanımlamasında fiziksel, psikolojik, cinsel, sözlü veya ekonomik şiddet olabileceği, bunların tehdit içerikli tutum ve davranışlar ile özgürlükten alıkonulması şeklinde tezahür edebileceği, toplumsal, özel veya kamusal alanda tezahür edebileceği ifade edildi.
• Yapılan şiddet mağduru tanımı, dolaylı da olsa şiddete maruz kalanları ve etkilenenleri de kapsayacak şekilde genişletildi.
3. MÜLKİ AMİR YETKİ VE GÖREVLERİ:
• Mülki amirlere verilen yetkiler sadece ve sadece kadınların acil ihtiyaçlarına yönelik olarak etkin ve hızlı bir şekilde karar alınması gerekenler konulara dair düzenlendi. Bununla birlikte mülki amir tarafından alınacak bütün kararların hakim tarafından da alınabileceği düzenlendi.
Buna göre mülki amirler,
• Uygun barınma yeri sağlanması,
• Tehlikleri hallerde fiziki yakın koruma sağlanması,
• Geçici maddi yardım sağlanması konularında yetkili olacak.
• Mülki amirlerin, şiddet vakalarında `uygun görecekleri tedbirlere hükmedebileceği` ifadesison anda metne eklenen hatalı bir düzenleme olarak kaldı.
• Mülki amirler tarafından psikolojik destek sağlanmasının mülki amirin yetkileri arasından çıkarılmasını talep ettik, bu talebimiz önce kabul edildi, son anda bu düzenleme tekrar metne eklendi.
4. AİLE MAHKEMELERİ TARAFINDAN ALINAN KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER:
• Hakimin muhakemesine giren konular mahkemelerin görev alanı olarak düzenlendi.
• Hakimin şiddet mağduru hakkında vereceği koruyucu tedbirler ile şiddet uygulayana karşı vereceği önleyici tedbirler ayrı madde başlıkları halinde düzenlendi.
• Yasa kapsamında düzenlenen bütün tedbir kararlarının hakim tarafından alınabileceği hususu eklendi. Şiddet vakalarında `hakimin uygun göreceği başkaca tedbirlere hükmedebilmesi` önce çıkartılmıştı, sonra tekrar geri eklenerek taslakta yer aldı.
• Bilindiği gibi Danıştay tarafından Aile Konutu Şerhine ilişkin yürüyen dava nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı verilmiş ve bu nedenle aile konutu şerhi konulması için aylarca sürecek davalar açmak zorunda kalmıştık. Buradaki mağduriyeti gidermek açısından, ekonomik şiddeti önlemek için alınacak tedbirlerden biri olarak Aile Konutu Şerhi konulması hususunun da bu yasa kapsamındaki tedbirlerden biri olarak açıkça yazılmasını istedik ve ısrarcı olduk, bu talebimiz taslağa yansıtıldı.
• Kreş tedbirine ilişkin talebimiz taslağa yansıtıldı.
• Hayati tehlikesinin olması halinde kadınların Bakanlık tarafından başka bir ülkeye yerleştirilmesine ilişkin talebimiz 12-13-15 Ocak tarihli toplantılarda prensip olarak kabul edilmesine rağmen taslağın son halinde yer almadı.
• Yürürlükte olan 4320 Sayılı yasa tedbir kararları verilirken şiddetin belgelenmesinin aranmayacağı yönünde düzenlemeye yer vermektedir,bu nedenle mevcut durumdan geriye bir düzenlemeyi kabul edemeyeceğimizi bildirdik ve şiddetin belgelenmesinin aranmayacağı taslakta yer aldı.
• Yine uygulamada en büyük sorunlardan beri tedbir başvurularının yetki nedeniyle Mahkemelerce red edilmesiydi, bu nedenle taslağa “en çabuk ve en kolay ulaşılabilir aile mahkemesine “ başvurulabileceği maddesi eklendi.
• Tedbir karalarının derhal alınacağı yönüdeki düzenleme, uygulamada “derhal” düzenlemesinin suistimale yol açacağı ve günlerce tedbri kararlarının verilemeyeceği, kadına yönelik şiddetin boyutlarının arttığı şu günlerde yargının en seri şekilde hareket etmesinin zorunlu olduğu yönündeki ısrarlarımız sonucu madde “karar dosyanın kaydedildiği gün “ verilir şeklinde düzenlendi.
5. TANIK KORUMA KANUNU`NA YAPILAN ATIF:
Bu atıf ile, hayati tehlikesi bulunan ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde aydınlatılmış rızaya bağlı olarak Tanık Koruma Kanunu uyarınca kimlik ve diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi hakkında tedbir alınır düzenlemesi taslağa girdi.
6. GECİKMESİNDE SAKINCA BULUNAN HALLERDE KOLLUK YETKİLERİ:
Şiddet vakalarında çeşitli risk faktörlerine bağlı olarak öylesine durumlar olabilir ki, karar vermeye yetkili otoritelere başvurmak gecikmeye neden olabildiğinden telafisi mümkün olmayan zararları beraberinde getirir. Bu nedenle, gecikmesinde sakınca bulunan haller bakımından bu yasa kapsamında kolluğun yetkilendirilmesi olumlu bir gelişmedir.
Buna göre,
• uygun barınma yeri sağlanması,
• hayati tehlikenin varlığı halinde fiziki koruma sağlanması,
• müşterek konuttan veya halen bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması ve konutun şiddet mağduru bireye tahsisi,
• şiddet uygulayanın korunan bireye, bulundukları konuta, okula, işyerine yaklaşmaması,
• şiddet tehdidi içeren davranış, söz ve hakaretlerde bulunmaması tedbirlerinin alınması bakımından
Gecikmesinde Sakınca Bulunan Hallerde kolluk, mevcut tedbir kararı olmasa da yetkili olacak ve uyguladığı tedbirleri 48 saat içerisinde yetkili merciin onayına sunacaktır.
• Bu madde özelinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerin tanımlanması bakımından risk faktörlerinin düzenlenmesini talep ettik. Yönetmelik ile düzenleneceğini ifade edip, taslaktan çıkarıldı.
7. TEDBİR KARARININ SÜRESİ:
• Tedbir kararının süresi bakımından `tehlike esası` kabul edildi ve tehlike devam ettiği sürece, süresiz olarak tedbir kararı verilebileceği düzenlendi.
• Taleplerimiz doğrultusunda tedbir kararının verilmesi bakımından zorunlu haller yerine itiraz üzerine duruşma yapılır ifadesi eklenmişti ancak eski düzenleme aynen kaldı. Bu haliyle zorunlu hallerde duruşma yapılabilecek.
8. ZORLAMA HAPSİ:
Erkeğin taahhüt etmesi halinde zorlama hapsinin uygulanmayacağına ilişkin düzenleme, esastan itiraz ettiğimiz bir konuydu. Yasanın caydırıcılık mekanizmasının, şiddet uygulayan erkeğin taahhüdüne bağlı tutulması itirazlarımızın temel noktasını oluşturdu. Böylece, `taahhüt` şartı taslaktan çıkartıldı.
Bu düzenlemeye göre, tedbir kararına uymayan kişilerin `fiili başka bir suç teşkil etse bile`, üç günden on güne kadar zorlama hapsine, tedbir kararına uymamanın tekrarı halinde ise altı ayı geçmemek üzere on beş günden otuz güne kadar zorlama hapsinin uygulanması söz konusu olacak.
Zorlama hapsi, tedbir kararının gereklerine aykırılık oluştuğu anda şiddet uygulayanın zorlama hapsine maruz bırakılmasını öngören bir sistem. Bu nedenle, Sulh Ceza Mahkemeleri`nde açılan ceza davalarında cezai müeyyidilerin halihazırda uygulanmıyor oluşu, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumlar ile işlevsiz bir mekanizma yerine, zorlama hapsi gibi fiili işlerliği olan bir mekanizma getirildi. Üstelik bu, ceza yargılamasında olduğu gibi iddianame hazırlanma sürecini de atlayarak daha hızlı sonuç alınabilecek bir düzenleme.
9. ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZLERİ:
Aslında bu merkezler, gerek bizim taslağımızda gerek sonrasında dile getirdiğimiz taleplerimizde bir izleme denetim mekanizması olarak Müdahale Koordinasyon Merkezleri ve Tek Adım Merkezleri olarak formüle edilmişti. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığımız süreçten de görüleceği üzere Bakanlık taslağındaki merkezlere ilişkin düzenlemelerin tümüyle değiştirilme yönündeki talebimiz kabul görmedi. Merkezlerin çalışma şartlarının komisyonlarda ve yönetmeliklerde genişletilebileceği söylendi.
Ancak yasa kapsamında alınacak tüm tedbir (başvuruları red kararları da dahil) ve zorlama hapsi kararlarının bu merkezlere bildirilmesi yönünde önerdiğimiz düzenleme kabul edildi.
Kadınlar ve erkelere aynı merkezlerde hizmet verilemeyeceğini dile getirdik ve bu nedenle Merkezlerin düzenlendiği 15. madde`nin 4. fıkrasında; şiddet mağduru ile şiddet uygulayana sunulan hizmetlerin zorunlu haller dışında ayrı yerde sunulacağı maddesi eklendi. Bu hüküm her ne kadar uzlaşma ve arabuluculuk yasağını ifade etmese de, minimal bir şekilde taslakta yer aldı.
Sonuçta, en büyük mücadelelerden birini, bakanlık taslağında ilk başta yer alan nüve şeklindeki ‘izleme birimi’nin (geliştirilmek bir yana), maliye bakanlığından gelen bütçe üzerinde yük oluşturacağı itirazı üzerine taslaktan tamamen çıkartılması konusu oluşturdu. Son süreçte taslakla ilgili çalışan akademisyenlerin de desteğiyle taslağa giren tek adım merkezleri de aynı gerekçe ile taslaktan çıkarılmıştı. Nihayetinde iki yıla kadar 14 ilde (önce 10 il idi, son anda 4 il daha eklenmesini sağladık) bu merkezlerin açılması ve ilk elde bu merkezlerde çalışacak tercihen kadın 5577 yeni kadro açılması düzenlendi.
Merkezlerin İlk Etapta Kurulacaği İller:
Adana, Ankara, Balıkesir, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun, Trabzon, Van (Adana, Van, İstanbul ve Ankara’nın da listeye dahil edilmesi 31 Ocak günü sağlandı.) Merkezlerin her ilde kurulmasının önemini ve gerekliliğini belirtmemize rağmen taslağa bu konuda hüküm konulmadı, diğer hususların yönetmelik ile düzenleneceği belirtildi.
10. GÖREVLİLERİN EĞİTİMİ:
• Kolluğun, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde olmayan meslek kuruluşları nezdinde çalışan ve şiddet vakalarında görev alacak personelin, `kadının insan hakları`, `kadın erkek eşitliği`, `toplumsal cinsiyet` konularında eğitim alması düzenlendi.
• Yasanın temel uygulayıcıları olan hakim ve savcıların eğitim almasını talep ettik. Ancak bu talep kabul edilmedi.
11. SAĞLIK TEDBİRİ:
Bakanlık taslağı uyarınca sadece Sosyal güvencesi olmayan kadınların sağlık giderlerinin bu yasa kapsamında karşılanması düzenlenmişti. Oysa, kadınların eşleri nedeniyle sosyal güvencesinin olması durumunda, bu hal çoğu zaman gizliliği ihlal etme tehlikesi taşımaktadır. Bu nedenle kadınların eşleri nedeniyle sosyal güvencesi olması durumunda, kadın lehine ücretsiz sağlık hizmeti sunulmasına dair tedbir kararı verilmesi yönündeki talebimiz kabul edilmedi.
12. MÜDAHİLLİK : 19 Eylül`den bu yana bütün ısrarlarımız, şiddet ile ilgili her türlü davaya kadın örgütlerinin katılmasının yasal olarak tanınması yönünde oldu. Bu talep kabul edilmedi, sadece Bakanlık`ın müdahilliği düzenlendi. Bu haliyle bu düzenleme sorunludur.
13. NAFAKA: Taleplerimiz doğrultusunda nafakanın icra müdürlükleri tarafından re’sen tahsiline ilişkin ayrıntılı bir düzenleme yapıldı.
14. UZLAŞMA VE ARABULUCULUK: Bütün taleplerimize rağmen, İstanbul Sözleşmesi`nin Türkçe metni üzerinden dile getirdiğimiz hususlara rağmen bu konu ayrı bir madde olarak düzenlenmedi.
15. SUÇLARIN KABUL EDİLEMEZ GEREKÇELERİ: Bizim taslağımızda yer alan bu husus Bakanlık taslağında yer almadı. Bizim taslağımızdaki konuyla ilgili düzenleme şu şekildedir:
Suçların kabul edilemez gerekçeleri;
Madde 32 –
1. Bu Kanun kapsamında yer alan şiddet eylemleri ile ilgili olarak alınacak tedbirler ve başlatılacak cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya “namus” gerekçeleri kabul edilemez. Bunlara, mağdurun, kültürel, dinî, toplumsal ya da geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını ve âdetlerini ihlal ettiği iddiaları da dâhildir. Bu gerekçelerin hiç biri cezasızlık/cezai sorumluluğun “tahrik indirimi” vb. gerekçelerle azaltılmasına neden olamaz.
Cezaların belirlenmesinde ve infaz edilmesinde hiçbir şekilde iyi hal, pişmanlık gibi cezai indirimleri uygulanamaz. Cezalar kısa süreli seçenek yaptırımlara ve/veya adli para cezasına çevrilemez.
Bu Kanun kapsamındaki hukuki ve cezai süreçlerde, mağdurun cinsel geçmişi ve tercih, tutum ve davranışlarıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekliyse izin verilir. Bu tür kanıtlar, ancak doğrudan davayla ilgili ve kesinlikle gerekli ise toplanır.
16. YARGILAMA KURALLARI: Bizim taslağımızda yer alan bu husus Bakanlık taslağında yer almadı. Bizim taslağımızdaki konuyla ilgili düzenleme şu şekildedir:
Yargılama kuralları
Madde 34 – Aile mahkemesinin uzun vadeli tedbir kararları için duruşma açtığı ya da asliye ceza mahkemesinde bu yasa uyarınca gerekli davaların açıldığı durumlarda;
a. mağdur ve failler arasındaki iletişimin mahkemede ve kolluk kuvvetlerinin mevkiinde, mümkün olduğu ölçüde önlenmesi sağlanır.
b. mağdurun, kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, mağdurun esasen mevcut ve uygun iletişim teknolojilerinden yararlanarak mahkeme salonuna gitmeden ya da en azından fail olduğu iddia edilen kişinin mahkeme salonunda bulunmadığı bir ortamda ifade vermesi sağlanır.
c) Mümkün ve uygunsa, mağdurla yapılacak bütün mülakakatların aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmesi,
d. Mağdurla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olan kadar ve mümkün olduğunca sınırlı tutulması;
e. Mağdurun yasal temsilcisinin eşlik etmesi,
f. Mağdurla yapılan tüm mülakatların sesli-görüntülü olarak kaydedilmesi ve bu kayıtların gerektiğinde mahkeme işlemlerinde delil olarak kabul edilmesi sağlanır.
g. Bu kanun kapsamındaki davaları (gizlilik kararı verilen durumlar hariç), ilgili kamu kuruluşları, ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütleri, mağdur yanında müdahil olarak takip edebilir.
17. KANUNUN NUMARASI: Yeni çıkan kanunlara yeni kanun numarası verilmesi zorunluluğu nedeniyle 4320 numarası kalamıyor dendi. Bütün ısrarlarımıza rağmen bu talebimiz kabul görmedi.
18. ŞİDDETTEN KORUMA BÜROLARI: Savcılık ve kolluk bünyesinde kurulacak şiddet önleme büroları taslağın ilk halinde vardı, ancak –itirazlarımıza rağmen- çıkarıldı.
19. KADIN CİNAYETLERİ BİRİMİ: Savcılık ve kolluk bünyesindeki büroların çıkartılması üzerine, 28-29-30 Ocak günlerindeki çalışmada Av. Hülya Gülbahar tarafından alttaki özel birim maddesi önerildi. Ancak bu öneri de kabul edilmedi ve taslağa yansıtılmadı.
KADIN CİNAYETLERİ İLE İLGİLİ BİRİM
Bakanlık bünyesinde Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet ve Jandarma Genel Müdürlükleri, İçişleri ve Adalet Bakanlığı temsilcisi, Adli Tıp temsilcisi ve kadına karşı şiddet alanında çalışan sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan ve kadın cinayetlerinin önlenmesi, yaşamsal tehlike içeren vakaların takibi konularında çalışmak üzere özel bir birim kurulur. Birimin kuruluşu ve çalışma esaslarına ilişkin esaslar yönetmelik ile belirlenir.
X. MERKEZLERE İLİŞKİN olarak 5 Şubat 2012’de Ankara’da Pınar İlkkaracan ve Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Ebru Hanbay’ın katılımıyla Bakanlık’ta bir toplantı yapıldı.
|
|